Ekip liderleri için çalışanlarınızla görüşme rehberi

İş hayatında ekibimizle ilişkimiz çok önemli zira genel psikolojik durumdan işteki performansa, verimlilikten çalışanların bağlılığına kadar bu ilişki belirleyici bir rol oynuyor. Yapılan çalışmalara göre çalışan bağlılığı %70 oranında iş yerinde birlikte çalıştığımız birinci derece müdürümüzle ilişkimizden etkileniyor.

women-business-office-meetings

Ekibi olan müdür olarak aşağıdaki soruları içeren bir görüşme planlarsanız çalışanın size ve şirkete bağlılığına olumlu katkı yapabilirsiniz. Bu görüşmeyi yılda bir kez değil daha sık ve daha “resmi olmayan” şekle sokarsanız da çalışanların zorluklarını, duygu durumlarını, bağlılıklarını daha yakından bilme imkanınız olur.

Son dönemde en çok gurur duyduğun işin / projen neydi?

Bu soruyu sorduğunuzda çalışan kendi penceresinden şirkete en çok katkı yaptığı projeyi ve çalışmayı anlatabilir. Eğer anlatamıyorsa zaten hazırlıklı ve yaptığı işin bilincinde de olmayabilir. Bu da aslında ona “başarılarını” dokümente etme motivasyonu verecektir. Çalışan anlatırken lütfen dikkatle dinleyin, not alın ve olumlu dönüşler yapın. Siz de anlatılan proje hakkında görüş sahibiyseniz kendi gözlemlerinizi ekleyebilirsiniz. Çalışan kendi başarılarını anlatsın, birlikte bu sürecin ve diyaloğun tadını çıkarın.

Önümüzdeki dönemde hedeflerin nelerdir?

Çalışanın önündeki zaman dönemi içinde planları ve hedeflerinin bilmesi gerekir. Birçok şirkette bu tabii ki yönetimden çalışana iletiliyor. Aslında örneğin satış hedefinin dışında çalışanın “kişi olarak” hedefini duymak önemlidir. Müdürü olarak çalışanın şirketin verdiği hedeflerle birlikte kişisel olarak neleri hedeflediğini bilmek ve bunu takip etmek önemlidir ve çalışana değerli olduğu hissini verir.

Geçmiş dönemde senin başarılı olman için neler yaptım? İşini yaparken zorluk çıkardığım oldu mu?

Burada müdür olarak çalışandan direkt bir geri bildirim isteyebilirsiniz. Bu noktada önemli bir konu, çalışanın “güven” hissetmesi, gerçekten yaşanmış olaylar üzerinden fikir ve duygularını iletebilmesidir. Eğer bu güven ortamı yoksa, çalışan bu soruyu “pas” geçecek, bana çok destek olduğunuz, sağolun diyecektir. Çalışandan müdür olarak işinizi daha iyi yapabilmenizi sağlayacak geri bildirimler almak sizin için önemli bir armağandır. Bunun altını çizerek bu diyalogda güveni yakalamak bir müdürlük başarısı olacaktır.

İşini yapman için gerekli araçlar yeterli mi?

Bunu çalışanla konuşmanızda büyük bir fayda var. Bazen müdür olarak ekip arkadaşınız sizin bilmediğiniz bir durumda olabilir. Eğer bu konu kolayca halledilebilecek bir materyal veya kolayca çözülebilecek bir süreç konusu çalışanın işini yapmasını zorlaştırıyorsa bunu halledebilirsiniz.

Başka bir endişen & şikayetin & sıkıntın var mı?

Burada aynı şekilde çalışanın “içini dökmesini” istiyoruz. Bu olduğunda onunla aynı düzlemde onun işini daha iyi yapabilmesi için birlikte çalışma noktasında olabilirsiniz. Kişisel bir meselesi varsa bunu da bilmek ve elinizden geleni yapmak çok iyi olur. Çalışanların şirkette en büyük destekcileri kendi müdürleridir, eğer böyleyse kendilerini güvende hissederler ve daha bağlı çalışırlar. Eğer çalışanınızla direkt ve açık bir iletişiminiz varsa bu hem size hem şirkete büyük bir olumlu etki yaratır.

Bu şirkette sence sonraki rolün ne olmalı?

Bu soruyla çalışanın bir sonraki planını öğrenme ve buna doğru onunla birlikte çalışma olanağı sağlayabilirsiniz. Tabii bazı durumlarda çalışanınızın hareket etmesi sizin için iyi olmayabilir ve bunu “engelleme” yoluna bile gitmeyi düşünebilirsiniz. Ancak yine çalışanınızla “açık ve güvene dayalı” bir iletişim kurabildiğinizde bu konular da daha çözülebilir olur. Çalışanın becerilerini birlikte analiz etme, onun kariyer yolunu birlikte tartışma ve bu yolda neler yapılacağına birlikte karar verme en uygun yol olabilir. Şirketlerden ayrılan çalışanların çok büyük çoğunluğu bu kararını verirken müdürleriyle bu açık iletişime sahip değillerdir. Benim kariyerimde de tüm rol değişikliklerini müdürlerimle uygun şekilde önceden konuşmak önemliydi.

Hangi alanlarda kendini geliştirmek istiyorsun?

Bu soruyla da gerçekçi başka bir diyaloğun kapısı aralanır. Acaba çalışan düşündüğü terfiyi alabilmek ve sonraki rola geçebilmek için gerekli becerilere sahip midir? Ona göre aslında daha farklı bir rolde mi olmalıdır? Ona göre eksi yanları nelerdir ve bunların tamamlamak ve beceriyi arttırmak için şirketin nasıl planları olabilir… Bu soru ve verilecek cevaplar yine açık ve dürüst bir iletişim ile çalışanı şirkete bağlayacak ve performansını arttıracak bir sonuca yol açabilir.

Bu görüşmeyi ve bu soruları sık sık çalışanlarınızla konuşmanızı öneririm.

Çalışanlarınıza önem vermenin 7 harika sonucu

Çok kez dergilerde veya konferanslarda CEO’ların veya üst düzey yöneticilerin “Çalışanlar bizim en değerli varlığımızdır” dediklerini duyuyoruz. Fakat gerçekte yapılan anketlerde çalışanların şirketlerine ve rollerine bağlılıkları düşük çıkıyor ve bu verimlilik, kültür, finansal sonuçlar açısından önemli bir parametre olmaya devam ediyor.

Bir şirkette yöneticinin söylem ve eylemleri arasındaki makas açıldıkça çalışan bağlılığı azalır.

Gelin “çalışanları en öne koymanın” 7 avantajından bahsedelim bugün..

Çalışanların şirkette tutunmaları artar

Çalışanlar kendilerine değer verildiğini hissettiğinde, şirketlerine kalpten bağlı olarak çalıştıklarında, şirketlerinde kalma olasılığı artar. Kendilerini şirkete bağlayan bir “müdür ilişkisi”, “yakın dost” olduğunda kendisine bir teklif geldiğinde daha uzun düşünür, şirkette kalma eğilimi gösterir.

 

uploaded_files_image_970x450_getty

Yüksek Verimlilik

Gallup’un anketinde en yüksek çalışan bağlılığına sahip %20 firma en düşük çalışan bağlılığına sahip %20 firmadan %21 daha verimli çalışıyor. Bunu da ben şöyle açıklamayı seviyorum: Bağlı çalışanlar daha az zamanda daha çok sonuç veren iş yapıyorlar.

Yüksek Kârlılık

Yine Gallup’un anketi ve raporu bize bağlı çalışanların daha fazla olduğu şirketlerin daha kârlı olduklarını belgeliyor. Yani finansal sonuçlar ile çalışan bağlılığı arasında bir neden sonuç ilişkisi var. Şirketi “kendi şirketi” gibi gören, ona göre çalışan çalışanlar şirketin her türlü performans kriterinde daha iyi iş çıkarmasını sağlıyor.

İşveren markasına olumlu katkı

Son dönemde “işveren markası” çalışmalarında artış var. Şirketler “potansiyel” çalışanlarının kendileriyle ilgili “algısını” daha iyi hale getirmek için bu konuda hizmet veren şirketlerle çalışıyor. Buna bir ek şöyle yapılabilir, “bağlı çalışan” şirketinizin dış algısına en fazla olumlu katkıyı verecek insandır. Bir çalışan kendi şirketi hakkında olumlu konuştuğunda, bunu yaydığında emin olun bir Facebook kampanyasından daha fazla olumlu etki yaratır.

Müşteri memnuniyetinde artış

Çalışanların bağlılığını ve mutluluğunu öne koyan firmalarda, müşteri memnuniyetinin daha yüksek olduğunu görüyoruz. Bu da doğal sonuç, zira bağlı olan çalışan müşterisine daha iyi hizmet veriyor.

Daha az hastalık izni

Daha bağlı çalışanlar ortalama her yıl 3,5 gün daha az işe hastalık yüzünden gelmeme yapıyorlar. Bunun da Amerikan ekonomisine etkisi $228.5m olarak hesaplanmış. Bağlı olmayan çalışanlar işe gelmediğinde işe gelen ve bağlı olan çalışanlara daha da fazla yük binmiş oluyor. Bu da işlerin yavaşlamasına ve iş yerindeki adalet duygusunun azalmasına yol açıyor. Çalışan bağlılığını arttırmak demek, hastalık yüzünden işe gelmemeyi de azaltmak demektir.

Daha az stres

Çalışanların “öne” konduğu kültürlerde müdürler ile çalışanların daha iyi iletişim kurduğunu, çalışan bağlılığının yüksek olduğunu ve takımların daha uyum içinde çalıştıklarını söyleyebiliriz, bu da daha az stresli bir ortam olduğunu gösteriyor. Bu şekilde çalışanların hayat kalitesine de olumlu bir katkı sağlamış oluyorsunuz.

Çalışan Bağlılığını nasıl arttırırız diyorsanız, bana ulaşabilirsiniz.

İlham :  https://www.inc.com/gordon-tredgold/seven-fabulous-benefits-of-putting-your-people-first.html

Çalışan Bağlılığı üzerine konuşma

Antalya Kaleiçi Rotary Kulübü’nün davetlisi olarak 7 Şubat 2020 tarihinde “Yönetimde Yeni Yaklaşımlar” konferansında “Çalışan Bağlılığı” üzerine konuştum. Aldığım geri bildirimler ve izlenimler konunun ilgi çektiğini ve bu konuda konunun profesyonellerinin daha fazla öğrenmek ve tartışma isteğini ortaya koyuyor.

img-20200207-wa0050

Konuşmamda kısaca şunlardan bahsettim:

  • Çalışan Bağlılığı nedir ve bugünkü iş dünyasında neden çok önemlidir?
  • Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum?
  • Çalışan bağlılığı yüksek olan şirketlerde nasıl olumlu sonuçlar görüyoruz?
  • Çalışan Bağlılığının alt etmenleri nelerdir?
  • Çalışan mutluluğu ve çalışan bağlılığının farkları nelerdir?
  • Çalışan bağlılığı nasıl attırılabilir?
  • Çalışan bağlılığı arttırma programım ile ilgili bilgiler..

img-20200207-wa0052

Konuşmamın ardından 7 soruyu cevaplayıp katılımcılarla sohbet etme imkanı da oldu, bundan da çok memnun oldum. İki enteresan soru, çalışanların şirketlerine mi müdürlerine mi bağlı olduğu ve benim daha çalıştığım büyük firmadan ayrılma hikayem üzerineydi.

Konferansta birlikte çalıştığım ISG firmasının da bir standı vardı ve orada da konuklarla sohbet imkanı bulduk. Paylaşmaya devam edeceğim.

Forbes’den Çalışan Bağlılığı Önerileri

Çalışan Bağlılığı şirketlerin finansal ve kültürel başarıları için en önemli parametrelerden biri… Bu konuda farklı araştırmalar ve görüşler artarak devam ediyor. Bugün Forbes Koçlar Grubunun Çalışan Bağlılığını arttırmak için verdiği önerileri yazmak istiyorum.

Forbe

1. Ekibinizi sürekli bulunduğu çevreden farklı yere götürecek aktiviteler planlayın

Ekipler hep aynı alan içinde hep aynı aktiviteleri yaparlarsa iş sıkıcı hale dönüşebilir ve çevremizdekilerle bağımız zayıflayabilir. Farklı yerlerdeki planlanmış aktivitelerde ekipten bazı üyelerin saklı becerileri de ortaya çıkabilir.  Frances McIntoshIntentional Coaching LLC

2. Saha ekibini daha çok dinleyin

Bağlılığı arttıran önemli parametrelerden biri de sahada müşteri ile çalışan çalışanların yeni fikirlerinin dinlenmesi ve çözümlerinin ciddiye alınmasıdır. Bu ekibin endişelerinin, zorluklarının, önerilerinin liderlik ekibi tarafından dinlenmesini sağlayın. Böylece şirketin var olma amacına bağlılıkları artacak ve çalışanlar içinde şirketin savunucuları doğal bir sonuç olarak ortaya çıkacaktır. Loren MargolisTraining & Leadership Success LLC

3. Derin ve dikkatli dinleyin

Konuları olabildiğince derinlemesine anlayabilmek için daha fazla soru sorun. Meraklı bir şekilde yargılamadan dinleyin. Bazı prosedürler bürokrasiden uzaklaşmak için yaratılmış olsa da aslında bürokrasi yaratıyor olabilirler.  Jenn LofgrenIncito Executive & Leadership Development

4. Gelen geri bildirimlere karşı eyleme geçin

Çalışan anketlerinden sonra birşey değişmeyince çalışanlarda bu anketlere ve liderlik ekibinin gerçekten samimi olduğuna dair güven azalabilir. Savunmaya geçmek yerine gelen geri bildirimleri samimiyetle inceleyip bazılarını eyleme dönüştürün. Geri bildirim bir hediye’dir, onu alın.  Kathy LockwoodBlue Water Leadership Coaching

5. Çalışanlarınıza müşterileriniz gibi davranın

Liderliğinizin başarısı çalışan bağlılığı ve çalışan tatmini ile ölçülür. Çalışanlar bağlı ve tatmin olmuş durumdalarsa daha verimli olurlar ve müşterilerinize daha iyi ve kaliteli hizmet verirler. Çalışanlarınıza müşterileriniz gibi davranın.  Chris CebolleroCebollero & Associates

6. Bir çalışan ayrılırken çıkış mülakatı yapın

Çıkış mülakatları çok değerli fakat yeteri kadar yapılmıyor. Aslında bu mülakatlar şirketlere eyleme geçmek için çok sayıda veri verebilir. Bir şirket sorunlarının kökenine inmek istiyorsa düzenli şekilde çalışanlara nelerin iyi gitmediğini sormalı, değişiklikler yapmalı ve çalışanlara bu değişikliklerle ilgili düzenli bilgi vermeli.  Kyle Elliott, MPA, CHESKyle Elliott Consulting – CaffeinatedKyle.com

7. Bir güven kültürü oluşturun

Özel veya işle ilgili, hiçbir ilişki güven olmadan gelişemez. Şirket CEO’su dış dünyaya şirketin iyi olmadığı konuları anlatabilmeli, danışmanlar işten atılma korkusu yaşamadan sorunlarla ilgili konuşabilmeli. CEO ve liderlik ekibi gelen önerilerin uygulanması ile ilgili hesap verebilir olmalı.  Jennifer MusselmanJennifer Musselman

8. Çalışanlara başarılı olmaları için gereken araçları verin

Liderler ekiplerine yaratıcı, yenilikçi ve çevik olmalarını isterken aynı zamanda sadece ellerindeki araçları kullanmaları açısından sınırlayabilirler ve stabil ve önceden öngörülebilir olmayı da isteyebilirler. “Sadece yapın” davranışı çalışanlarda çaresizlik ve kontrolü kaybetme duygusu yaratabilir. Liderler “nasıl” sorusunu da cevaplayan araçlar geliştirmelidirler.  Rachel BellackThe Improv Advantage

9. Şirketin misyonu, vizyonu ve değerlerinin canlı yaşayanı olun

Şirketler duvarlara yazdıkları vizyon ve değerleri çoğunlukla bilinen şeffaflık, işbirliği ve çeşitlilik gibi ilkelere bağlıyorlar fakat bunu gerçek hayatta pek göremiyoruz. Yetenekli çalışanlarınıza temas edin, onları dinlemeye ve anlamaya zaman ayırın.  Deborah GoldsteinDRIVEN Professionals

10. Açık ve güvenli diyalogları destekleyin

Çalışanların açık ve sıkıntısız bir biçimde gördükleri sorunlar ve kariyer gelişimleri ile ilgili konuşabilecekleri ortamlar yaratın. Gerçekte neler söylendiğini dinleyin. Çalışanlarınız sizin iç müşterilerinizdir.  Katrina BrittinghamVentureReady LLC

İlham : https://www.forbes.com/sites/forbescoachescouncil/2018/03/02/how-to-address-the-root-cause-of-your-employee-engagement-issues/

İngiltere’den “Çalışan Bağlılığı” Sivil Toplum Hareketi

Çalışan Bağlılığı konusunu araştırıp okumaya devam ederken gerçekten önemli kaynaklara rastlıyorum. Türkiye’de bu konunun bilinip farkındalığın artması yolculuğunda bu kaynakları paylaşmak istiyorum.

EFS

İngiltere’de hükümetin Çalışan Bağlılığı konusunda uzman bir gruptan istediği çalışma sonucunda ortaya çıkan sivil toplum hareketi, çalışan bağlılığını tanımlayan, önemini anlatan, etkilediği faktörleri ve istatistikleri ortaya çıkaran ve iş sahiplerine önerilerde bulunan bir hareket ortaya çıkarmışlar.

https://engageforsuccess.org/

Bu kapsamlı bir web sitesi, belli bir zaman verip gezerseniz çok sayıda değerli dokümana da ulaşabilirsiniz.

Dilerseniz bu dokümanları şu linkten de indirebilirsiniz. Örneğin…

engage for success infographic_online copy

  • Büyük Britanya’nın daha bağlı çalışanlarla 26 milyar pound daha fazla milli gelir artışı sağlayabileceği hesaplanmış.
  • Büyük Britanya’da çalışanların sadece %30’u bağlı çalışıyor. (Türkiye %18)
  • Çalışanların %64’ü şu anda yaptıklarından daha fazlasını yapabileceklerini belirtmişler.
  • Büyük Britanya’daki verimlilik de benzeri ekonomilerden %20 daha geride.
  • Bağlı çalışanların en yüksek olduğu çeyrekte kârlılık en düşük olan firmalara göre iki kat daha fazla.
  • Aynı grup şirketlerin karşılaştırılmasında bağlı çalışanları daha fazla olan şirketler 2.5 kat daha fazla gelir yaratmışlar.
  • Bağlı şirketler %12 daha yüksek müşteri memnuniyeti sonuçları elde etmişler.
  • Aynı şekilde bağlı çalışanları fazla olan şirketler %18 daha verimli çalışıyorlar.
  • Bağlı çalışanların %59’u şirketlerinde yenilikçi fikirlerini kullanabildiklerini söylemişler. Bağlı olmayan çalışanlarda bu oran %3.
  • Bağlı çalışanların fazla olduğu şirketlerde işte tutunma oranı %40 daha fazla.
  • Bağlı çalışanlar %35 daha efektif çalışıyorlar. %62 daha az iş kazası ile…

Türkiye’de de bu konuda yapılabilecek çok şey var. Bu blogda kapsamlı olarak bu konuları ele almayı sürdüreceğiz.

 

Gallup Raporlarından Süzülen Global Trendler

Çalışan Bağlılığı, çalışan deneyimi, işveren markası gibi kavramlarla ilişkili verilere bakmak ve konulara global ve yukarıdan bakarak anlamak, bunun üzerine ülkemizdeki ve şirketimizdeki konulara teşhis koymak bence çok faydalı bir yöntem, bunun için de Gallup’un herkesin kullanımına açılmış raporlarına bakmak uygun olur diye düşünüyorum, buyurun,

gallup reports

Liderler şirketlerinde takım yöneticilerinin deneyimlerini anlamak ve iyileştirmek durumunda

Orta seviye yönetici veya takım lideri dediğimiz roller şirketlerde kilit önemde. Son dönemde çalışan bağlılığı üzerine ziyaret ettiğim firmalarda bu rollerle ilgili özel önem verildiğini ve bu kişilerin çeşitli becerilerinin arttırılması için genel müdürlerin dertlendiğini gördüm. Bu da “liderlik” boşluğu dediğimiz kavramı anlamamı sağladı.

Gallup raporlarına göre orta seviye yöneticilerin beklentilerle ilgili kafalarının daha az net olduğu ve geçmişe göre daha yüksek stres yaşadıkları saptanmış. 

Ekip yöneten yöneticilerin çalışanların bağlılığında çok önemli bir unsur olduğunu biliyoruz, onların deneyiminin olumsuz olması tüm kültürü de olumsuz etkileyebilir.

Çalışan deneyiminiz işveren markanızı yaratır

Artık son derece şeffaf bir dünyada yaşıyoruz. Çalışanların bir şirketteki deneyimi o şirketin yetenekli çalışanları işe alması sürecinde önemli bir rol oynuyor.

Raporlara göre çalışanları sadece yüzde 12’si şirketlerin “işe alma sürecinde” (onboarding) iyi bir deneyim sunduğunu belirtmiş. İşe alım / başlama süreci çalışan bağlılığını da çok yakından etkiliyor. Şirkete katılırken olumsuz deneyim yaşayan çalışan uzun vadede şirkete bağlanmakta zorluk yaşıyor.

Şirketten ayrılma deneyimi de bu sürecin bir parçası. Şirketlerinden olumlu bir deneyimle ayrılan çalışanlar bu şirketi diğer insanlara 3 kat daha fazla tavsiye edebiliyor. Yani çıkış görüşmesi, hakların uygun şekilde verilmesi, istifa ise uygun süreçlerin çalıştırılması, çıkarken çalışana takdir ve saygı göstermek şirketin daha fazla tavsiye edilmesini sağlıyor.

Ayrılan çalışanların yüzde 52’si şirketin veya müdürlerinin onlar için birşeyler yapabileceğini ve / veya ayrılmalarını engelleyebileceklerini belirtmiş. Bu da müdür çalışan diyaloğunun ne kadar önemli olduğunu tekrar hatırlatıyor. IBM de insan kaynakları bölümünde çalıştırılan yapay zeka yazılımları sayesinde ayrılmayı düşünen çalışanları %95 doğrulukla önceden tespit edebildiklerini duyurmuş. Bu tartışmaya değer ayrı bir yazı konusu..

Herkesi içeren bir kültür için saygı

Herkese ayrımcılık yapmadan davranan bir kültür yaratmak bugünün önemli konularından biri.

Yapılan ankette Amerikan çalışanlarının “İşyerinde bana saygı gösterilir” sorusuna “aynı fikirde değilim” veya “hiç aynı fikirde değilim” yanıtını verenlerin yüzde 90’ı iş yerinde ayrımcılık ve mobbing tecrübesi yaşadığını belirtmiş. İş yerinde ayrımcılık yapılan, yapılmış ve ispatlanmış ayrımcılık uygulamalarına ses çıkarmayan, her zaman şikayet edenden değil müdüründen yana tavır koyan şirketler bu konudaki “marka”larını da her yeni deneyimle oluşturuyorlar. Artık sosyal medya sayesinde bu tür ayrımcı uygulamalar yapan firmalar herkes tarafından biliniyor. Özellikle Y ve Z kuşağı “Ben şu firmada çalışmam” tavrını koyabiliyor.

Çalışan Bağlılığı yükselişte..

ABD’de 6 puan, Türkiye’de 10 puanlık artışlarla çalışan bağlılığı raporları yakından takip ediliyor. Gallup’un tanımıyla, çalışan bağlılığı arttıkça işlerine enerji ile gelen, şirketine bağlı hisseden ve destek gören çalışanları arttırmak önemli bir hedef. Ben de tam bu hedef için çalışmaktan dolayı mutluyum.

Çevik şirketler yaratmak

Çeviklik (Agility) de artık bir moda sözcüğün ötesine geçti. Çok sayıda çalışma, firma, iyileştirme çalışması bu kavram üzerinden yapılıyor. Maalesef Fransa, Almanya, İspanya ve Birleşik Krallık’taki çalışanların sadece yüzde 20’sinden azı çevik bir firmada çalıştıklarını söylemişler. Benim algılamam şu yönde, süratli, hızlı adapte olabilen, müşteri ve çalışan odaklı değişimin süratli olduğu firmalar bunlar.

Aşırı çalışmaktan acil servise düşmek?

Aşırı çalışma / tükeniş (Burnout) çalışanın sağlığını, ilişkilerini, verimliliğini ve kariyer gelişimini çok olumsuz yönde etkiliyor. Buna rağmen çok sayıda çalışan kapasitelerinin çok üzerinde çalışmak zorunda oldukları işlerde çalışıyorlar.

Gallup’a göre çalışanların yüzde 67’si bazen veya sıkça aşırı çalışmak zorunda olduklarını belirtmişler.

Artık tükenme noktasına geldiklerinde de…

  • Yüzde 63’ü hastalık izni alıyor
  • Yüzde 23’ü acil servise gidiyor
  • Bu duruma gelmiş çalışanlar şirketi 2.6 kat daha fazla terketme eğilimi gösteriyor.

Bunlar bence uzun vadeli trendler, bir çoğu ile ilgili aktif olarak tartışıyor ve deneyim ediniyoruz. Yapay zekanın insan kaynakları alanında kullanımı ile ilgili daha genişleyecek bir tartışma da bizi bekliyor.

Kaynak : https://www.gallup.com/workplace/245786/gallup-reports-share-leaders-2019.aspx?

Çalışan Bağlılığı için en basit eylem

İnsanlar akademik çalışmalar veya uzman görüşlerini dinlerken kendileriyle ve hayatlarıyla bağ kurmak isterler. Eğer yakın bir bağ hemen kurulamıyorsa, dinleme yoğunluğu azalır. Örneğin yaklaşmakta olan depremle ilgili bir konuşmayı dinlerken bile, evimizin bulunduğu bölgenin nispeten daha sağlam zeminde bulunduğu söylenirse kendimizi iyi hisseder, dinlemeyi azaltırız, insan algısı böyle çalışıyor.

Gelin bu hafta bağlılık ile ilgili “son derece basit” bir soru ve konu ile ilerleyelim.. ve görelim gerçek hayatınız ile bağ kurabiliyor musunuz? Şirketinizde müdürler kendi ekipleri veya diğer ekiplerdeki arkadaşlara “Merhaba, nasılsın, işler nasıl, sorun var mı, yardım edebilir miyim” gibi cümleleri ne sıklıkta söylüyorlar? Eğer bir müdür iseniz, siz ne sıklıkta bunu yapıyorsunuz? Eğer İK yöneticisi iseniz sizin şirketinizin kültüründe bu ne sıklıkta oluyor?

Bu basit dokunuş bile çalışanlara şu mesajları veriyor :

  • Seni önemsiyoruz
  • Senin çalışmalarını takip ediyoruz
  • Senin iş yerinde en güçlü özelliklerini kullanman için bir ortam yaratıyoruz
  • Seni insan olarak tanımak istiyor ve bağlantıda olmak istiyoruz
  • İşinde yardımcı olabileceğimiz birşey varsa sen bize gelmeden konuşmak istiyoruz

Bunun alternatifi çok yaygın :

  • Yoğun bir gizlilik
  • Lider iletişimi yok veya sadece birkaç kişi ile sınırlı
  • Sahada müşteri ile çalışan ekip birbirine yakın ama lider ile gergin iletişim var
  • Lider destekleyen değil sürekli “hesap soran” konumunda
  • Çalışanlar toplantıları kaçınılması gereken gösteriler olarak görürken liderin gözünden uzak olmak iyi seçim.
  • Farklı müdürler diğer bölüm çalışanları ile pek ilgilenmez, tanımaz.

Basit eylemler büyük değişimler yaratabilir.

 

Çalışan Bağlılığını Arttırmak için 2 Yaklaşım Önerisi

Finansal sonuçlar hedeflerin veya beklentilerin altında kaldığında hemen bir “açıklama senaryosu” üretilir. Bu büyük şirketlerde daha kabul edilebilir bir davranıştır, zira her müdür kendi performansı için “kabul edilebilir” bir açıklama peşindedir. Hele birkaç bölüm bir arada iş yapıyorsa, her bölümün müdürü “sorumlunun” kendisi ve bölümü olmaması için bayağı bir çaba harcar. Tabii bu sürecin sonunda, “sorumlu” olarak dış faktörler öne çıkar, pazar küçüldü, alıcılar kayboldu, rakipler fiyat kırdı, (23 yıllık kariyerimde, “Rakipler fiyat yükseltiyor, biz daha kolay satarız artık” diyen tek bir satıcıya rastlamadım!”) veya “Ürünümüz pazarın isteklerini artık karşılamıyor, finansal risk alma iştahımız müşterilerin ödeme imkanlarının çok gerisinde” gibi dış faktörlerle güzel mazeret senaryoları üretilir. Bu senaryonun sonuna “yeni gelen büyük proje” ile ilgili iştah açıcı ve umut verici bir hikaye kaçınılmazdır, bu olmazsa müdür kendini “şirkete yeteri katkıyı veremez” gibi hissettirmekten korkar.

iStock_000020724134Medium

Acaba bu performans düşüklüğünün farklı bir nedeni olabilir mi, bir “iç” neden… Çalışanların yeteri kadar bağlı olmamaları mesela… Gallup’un anketinde görüyoruz, Türkiye’deki çalışanların %83’ü şirketlerine bağlı değil, yani şu anki durum da olması gerekenin çok uzağında. Çalışanlar bağlı olmadıklarında işlerinin sadece “yapmaları gereken” kısmını tamamlayıp, oluşacak başarısızlıkta “suçlu” ilan edilmeyecek kadar çalışırlar. İşlerini yaparlar veya yapar görünürler ama bir sonraki projeyi, bir sonraki ilginç fikri, farklı bir iş yapma biçimini düşünmezler, düşünseler de bunu açıklamazlar. Müdürler ekiplerini “koruyacak” bir kale yapısı oluşturmuş ve ekiplerini canhıraş bir şekilde korumaktadırlar, bu durumda birçok çalışan “bağlılık” davranışları göstermez, buna gerek duymaz.

Bu müdürlere “çalışan bağlılığı” kavramı sorulduğunda genelde “Bizde herkes bağlıdır”a benzer yanıtlar alırız. Anketler müdürler ile çalışanların bu konuda ciddi farklı düşündüğünü gösteriyor. Müdürler daha çok sağlanan yan haklar, ofis ortamının iyileştirilmesi, küçük maddi ödüller gibi faktörleri öne sürerek bağlılık ile ilgili çabayı gösterdiğini iddia edebilir, ancak biliyoruz ki bağlılık bu faktörlerin ötesinde davranış, bağ, amaç birlikteliği, dinlenmek, ciddiye alınmak, gelişme olanaklarının sağlanması, etki alanının genişlemesi gibi etkenlerle artıyor.

Şu istatistikleri paylaşmak isterim, bu veriler genç kuşağın kendi hayat misyonu ile çalışmak istedikleri şirketin yaptıklarının uyumuna dikkat ettiklerini gösteriyor.

  • Y kuşağının yüzde 75‘i toplumsal konularda sorumluluk sahibi bir firmada çalışmak için maaşının düşürülmesini kabul ediyor.
  • Y kuşağının yüzde 76’sı işe girmeden önce şirketin sosyal sorumluluk alanındaki işlerini inceliyor.
  • Y kuşağının yüzde 64’ü eğer bir şirket toplumsal sorumluluk konusunda istenen düzeyde değilse, orada çalışmam diyor.

Bu bağlamda çalışan bağlılığını arttırmak için birçok öneriden ikisini sunmak isterim,

Bağlılık Konusunun iyi anlaşılması

Çalışan bağlılığı “çalışan tatmini” değildir. Tatmin olmuş birçok çalışan bağlı olmadan çalışıyor olabilir. Bu çalışanlar her gün işe gidip bekleneni yapanlardır, bundan azını veya çoğunu yapma eğiliminde değillerdir. Bağlı çalışanlar daha fazlasını yapar, şirkete daha fazlasını katar. Şirkete bağlılık beklenenden fazlasını yapma motivasyonunu ve eylemini içeren duygusal ve zihinsel bağdır. Bu şirkete zihinsel ve duygusal bağları doğrultusunda her gün imkansızı yapma kararlılığında çalışan insanlar topluluğu demektir. Basitçe, çalışan bağlılığı çalışanların kalpten gelerek şirketin misyonu için çalışabilmesi demektir. Bunun da sağlanması için gerekenler :

  • Anlamlı iş
  • Amaç birlikteliği
  • Gelişim olanakları
  • Otonomi
  • Lidere güven
  • Etki yapabilme imkanı

Çalışanların karar mekanizmasına katılması

Çalışanlar şirkette etkileri olduğunu gördüklerinde daha da istekli, gönülden çalışırlar. Bunu sağlayacak imkanlar çalışan bağlılığını arttırır. Şirkette belli kararların “ortak” alındığının gösterildiği projeler buna fayda sağlar… Southwest Havayolları üniforma değişikliği için bir iç anket düzenlemiş ve 43 çalışan 19 ay sürecek projeye dahil edilmiş. Bu tür projeler bu 43 çalışanın ötesinde çok sayıda çalışanı daha şirkete daha bağlı hale getirmiştir. Çalışanlar söylelene değil, yapılana bakar.

Çalışan bağlılığı “dikte” ettirilebilecek, “talimat” ile arttırılabilecek bir şey değildir, sürekli ve emek gerektiren bir süreçtir. Çalışanlarla birlikte çalışan bağlılığını arttırabilirsiniz.

İlham: https://www.forbes.com/sites/forbesbusinessdevelopmentcouncil/2019/07/01/three-strategies-for-improving-employee-engagement/

 

 

Bağlılık anketi tamam… Odak grupları çalışıyor… ya sonrası?

Sevgili insan kaynakları profesyonelleri,

Alışılageldiği gibi şirketlerinizde bu dönem sizler ve müdürleriniz, şirketlerin sahipleri veya üst düzey yöneticileri “Çalışan Bağlılığına” veya buna benzer bir kavrama ilgi gösterirler, bu dönem çalışan bağlılığı anketlerinin yapıldığı, raporların alındığı dönemdir. Önünüzde geçen seneye göre düşmüş, birçok farklı sonucun çıkarılabildiği anket raporları duruyor. Şimdi bu raporlarla ne yapmalısınız?

Önceki senelerde nasıl olmuştu, odak gruplar kuruldu örneğin… Değişik roller ve değişik görevlerden 8-10 kişi bir odaya toplandı, sizlerden bir moderatör aracılığı ile “içlerini döktüler.”.. ayrıntılı notlar alındı, kültüre ait “ana akımın” dışında yorum pek yapılmadı. İnsanlar böyle bir odak grupta bile söylediklerinin kendilerine olumsuz olarak geri dönebileceğinin endişesi içindeler. Bazı öneriler toplandı, bunların içinde koridora kahve makinası almak, ayda bir bölümce yemeğe çıkmak, farklı bölümlerdeki insanların birbirlerini tanımalarını sağlayacak sosyal aktiviteler, ödüllendirme sistemi ile ilgili bazı utangaç öneriler ve buna benzer öneriler yer aldı… Bunları genel müdüre sundunuz, her konu ile ilgili bir “şampiyon” seçildi. Bu şampiyonun önderliğinde bazı eylem planları yapıldı ve sorumluluk gruplara devredildi. Sonra… pek de bir şey değişmeden yine bir yıl sonu anket raporuna geldiniz… Geçen sene beklediğinizden daha fazla çalışan işten ayrıldı, şirketin genel performansında düşme oldu, şirkette “bağlı olmayan” fakat hayat koşullarının zorlamasıyla işe gelip giden, negatif enerji yayan çalışanlarda artış oldu, sizin üzerinizdeki “çalışanları da mutlu edelim” baskısında artış oldu.

logo

Gelin bu yıl farklı bir yaklaşım deneyin,

  • 50 ülkede aktif olarak uygulanan ve kültürler değişse de iyi sonuç veren,
  • Çalışanların birbirleriyle sadece yaptıkları rollerle değil, insan olarak bağ kurmasını sağlayan,
  • Sizin şirketinizin ihtiyaçlarına göre terzi dikimi tasarlanabilen,
  • Süreci yarıda bırakmayan, haftada 90 dakikalık toplantılarla kültürün dönüşümünü 3 ay izleyen ve ölçümlerle raporlayan,
  • Hesap verebilirlik, katılım, geri bildirim, liderlik gelişimi, topluluğa karşı konuşma gibi konularda katılımcıları ve tüm şirketteki çalışanları etkileyen ve davranış dönüşümü sağlayan…

Engage & Grow programını sizlerle buluşturmamıza vesile olun…

Görüşmek için bana ulaşabilirsiniz,

bertay@fisekci.com

0 533 2096829

 

Work Institute Çalışan Tutundurma Raporundan İzlenimler

Work Institute tarafından yayınlanan 2018 Tutundurma Raporuna şu linkten ulaşabilirsiniz.

Rapor 234,000 iş sonu görüşmesinden değerli bilgileri bir araya toplamış. Benim ilgimi çeken ve altını çizdiğim bazı bölümler ve veriler şöyle:

2018’de çalışanların yüzde 28.6’sı işlerinden ayrılacaklar. 2020’den itibaren de her yıl çalışanların 3’te 1’i işlerinden ayrılacaklar.

WI_1

 

Çalışanların işten ayrılma sebepleri de şöyle:

WI_2

Gelişim ihtiyaçları, başarı ve güvenlik duygusunun azlığı — %21

İş – özel hayat dengesizliği — %13

Müdürün davranışları — %11

Fiziksel, duygusal veya ailevi sorunlar — %9

Maaş ve yan haklar — %9

Taşınma — %9

İşin niteliği, yapılabilirliği — %8

İşten çıkarılma — %7

Emeklilik — %7

Fiziksel veya kültürel sorunlar — %6

 

Çalışanların işten ayrılma sebeplerinin en üstündeki 3 madde çalışan bağlılığının da parametreleri olan “davranışsal & duygusal” konulardan oluşuyor ve bu üç önemli madde toplam sebeplerin %45’ini oluşturuyor. Bu çok değerli bir bilgi. Çalışanların bağlı olması için, yani işten bu sebeplerden ayrılmalarının önüne geçmek için iş sahiplerinin, şirket yönetimlerinin bu faktörlere bakması, yani çalışan bağlılığı konusuna odaklanmaları gerekiyor.

 

WI_3

 

Çalışanlar şirketlerinden ayrıldıklarında, ortalama ek maliyet çalışanın yıllık maaşının %33’ü kadar oluyor. Yani şirketler hem yeni çalışanı bulma, hem onu eğitme ve kültüre entegre etme ve işi yapabilir hale getirmek için zaman ve para harcıyor. Bu anlamda çalışanların bağlılıklarının arttırılmamasının önemli bir maliyeti var.

Raporun sonunda tutundurmanın arttırılması için şu önerilerde bulunuluyor:

  • Çalışanın tutundurulması (bir anlamda bağlılığı) stratejik olarak ele alınmalı,
  • Çalışanın ayrılması ve yeni çalışanın işe başlaması sürecinin finansal sonuçlarının farkında olunmalı,
  • Çalışanlardan “dürüstçe” cevap verebilecekleri geri bildirim alınmalı, bu kültür oluşturulmalı, (bağlılığa tam da dokunan bir madde)
  • Organizasyonda “gerçek” konuşulabilmeli.
  • Veriler üzerinden analiz ve eyleme geçilmeli.